Yengemin Yarılmış Karpuz Gibi Sulu Amı
Dayım İzmirde kapıcıydı, yıllarcada orada kapıcılıkla geçimlerini sağlardı. Yengemle huzurlu ve mutlu olduklarını düşünürdük. Askerden daha yeni gelmiştim, bir yandan yeni bir işyeri açma telaşı içerisine girmiş, bir yandan da hayatımı düzene sokmaya çabalıyordum ki, babam acilen İzmire gitmem gerektiğini, dayımın rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldığını, benim de onlara yardımcı olmamı söyledi. Pek gönüllü olmasam da mecburen gitmek zorunda kaldım…
Beni Garajda yengem ve kızı karşıladı. Evde biraz dinlenip sohbet ettikten sonra, ben normalde dayımın yaptığı işlere el attım. Ama bana çok uzak olan bu kapıcılık işi canımı çok sıkıyordu. Bu arada eve de artık iyice alışmış, yengem ve kızıyla da içli dışlı olmaya başlamıştım. Daha ilk günün sonunda işlerimizi bitirdiğimizde, yengemle baş başa kalmıştık. Yengemin kızının akşamları Bilgisayar kursu varmış, akşam yemeğini yedikten sonra gitti. Yengem bana dertleniyor, buradaki zorlukları anlatıyordu. Yengem laf arasında dayımın sağlık durumunun epeyden beri bozuk olduğunu, artık kendisini mutlu edemediğini söylediğinde, çok şaşırmıştım. “Ne demek bu şimdi yenge?” dediğimde ise, yengem hemen konuyu kapatmaya çalıştı. Farkına varmıştım, yengem erkeksizlikten kıvranıyordu. Ne yalan söyleyim, ben de kadınsızlıktan iyicene abazalaşmıştım…
Yengem kalkıp çay koyacağını söyleyerek mutfağa gitti. Bir iki dakika sonra mutfakta Böcek olduğunu söyleyerek beni çağırdı. Mutfağa gittiğimde, yengem taburenin üstüne çıkmış, bana tezgahın altını göstererek, “Burada!” dedi. Tezgahın altına eğilip baktığımda birşey yoktu, ama kafamı yukarı çevirdiğimde yengemin eteğinin altından şeffaf külotunu ve kıllı amını görüyordum. Yengem, “Gördün mü?” dedi. “Evet yengeciğim gördüm!” dedim. Yengem, “Öldür onu, öldür!” diyordu, ama ne anlamda, gelin de anlayın. “Tamam yenge ben onu hemen öldüreceğim!” diyerek, yengemin bacaklarını okşamaya başladım. Yengem kısık bir sesle, “Napıyorsun sen?” dedi. Hiç sesimi çıkarmadan yengemin bacaklarını yalayarak, dudaklarımla yukarı doğru, yengemin amına doğru çıkmaya başlamıştım. Yengem elleriyle kafamı itiyor, ama şiddetli değil, “Yapma, dur, napıyorsun?” gibi istemezlikle isterik arasında cümleler kuruyorsa da, ben artık yengemin amına ulaşmıştım…
Demin bana, “Napıyorsun? Yapma!” diyen yengem, artık saçlarımdan kavramış, kafamı amına doğru iyice bastırıyordu. Yengemin külotunu dizlerine kadar sıyırdım ve kıllı amını yalamaya başladım. Amının dudaklarını aralayıp, dilimi amının derinlikerine sokuyordum. Dilimi amına soktukça, yengem, “Ohhhh!” diyerek, aşağı yukarı hareketler ediyordu. Sonunda yengem orgazm olup, ağzıma boşaldıktan sonra, tabureden aşağı inerek dudaklarıma yapıştı. Yengem muhteşem öpüşüyor, dudaklarımı, dilimi emiyor, emdikçe de beni sarhoş ediyordu. Yengemle mutfakta 10 dakika kadar ateşli bir şekilde öpüştükten sonra, yengem elimden tutarak yatakodasına götürdü beni. Ben soyunmaya çalışırken yengem benden önce soyunmuş, dudaklarıma, boynuma yapışmıştı. Yengem benim soyunmama yardım ettikten sonra birbirimizi öperek, okşayarak yatağa uzandık…
Yengemin kafam kadar büyük göğüslerine yumuldum hemen. Memeuçlarını öpüyor, ağzıma alarak emiyordum uçlarını. Yengem de bir eliyle göğsünü tutarak, çocuk emzirir gibi ağzıma veriyor, diğer eliyle de yarağımı okşuyordu. Yarağım kazık gibi sertleşmişti. Yengem iyice altıma kayarak yarağımı yalamaya başladı. “Kurban olurum yarağına kuzuuumm, dayın tam 5 senedir sikmedi yengeni, 5 senedir yarak yüzü görmedi yengen, esirgeme yengenden!” diyerek nasıl da emiyordu yarağımı. Sonra yengem bacaklarını iki yana ayırdı, dizlerini karnına çekti ve “Hadi sik yengenin amını, döllerinle sula yengenin yarağa hasret amını!” dedi. Yengemin kıllı amı yarılmış karpuz gibi suları damlayarak karşımda duruyordu. Yengemin üzerine çıktım, yarağımı yavaşça amına sokmaya çalışırken, yengem altımda ani bir hareketle yarağımın hepsini içine aldı. Yengem yarağımı amına hapsetmek istiyor gibi sarılıyordu bana…
Yarağımı yengemin amında zar zor hareket ettirebiliyordum. Yengem en ufacık hareketimde zevkten inliyordu, nerdeyse mutluluktan ağlayacaktı. Bir süre yavaş hareketten sonra yengem bena daha gevşek sarılmaya, ben de yengemin amını pompalamaya başladım. Hızla pompalayarak sikiyordum yengemin amını, soluk soluğa kalmıştım. Bir uzmanın elindeydim adeta. Yengem amından yarağımı çıkarmadan yuvarlanarak üstüme çıktı ve yarağıma oturup kalkmaya başladı. Yengem bir hızlanıyor bir yavaşlıyordu. Üstümde öylesine cilveli seksi hareketler yapıyordu ki, artık dayanamayarak yengemin amına boşaldım. Yengem üstümde birkaç saniye kaldıktan sonra indi ve yarağımı ağzına aldı, halen gelmekte olan döllerimi emdi. Yengem sanki çölde susuz kalmış gibiydi. Eee, napsın kadıncağız, dayım olacak hıyar herif tam 5 senedir sikmemiş yengemi (veya sikememiş)!
Yatakta yengemle bir süre birbirimize sarılıp uzandıktan sonra, yengem, “Birazdan kızım gelir, yakalanmayalım, sen git duşunu al, ben de çarşafları değiştireyim, daha sonra duş alırım!” dedi. Hiç yengemden ve yataktan ayrılmak istemiyordum, yengemi birdaha birdaha sikmek istiyordum. Fakat yengem, “Bunun daha yarını var, ertesi günü var, öbür günü var. Günler torbaya mı girdi, bol bol sikişiriz daha!” deyince kalktım gittim duşumu aldım…
Ve gerçekten de, dayım 3 hafta sonra hastaneden taburcu olana kadar hergün siktim yengemi. Ben 18 ay askerde amsızlığın, yengem de 5 yıl yaraksızlığın acısını çıkardık, deliler gibi sikiştik yengemle! İkinci haftadan itibaren yengemi götten de siktim, hemde hergün. Yengemin götü de amı kadar muhteşemdi! Fakat dışardan bakınca yengemin bukadar azgın bir kadın olacağı hiç aklımın ucundan dahi geçmezdi. Yengem tam bir yarak hastası, seks manyağı çıktı. Malesef şu anda İstanbuldayım artık, fakat ne yapıp edip, bir yolunu bulup, tekrar yengemi sikmek istiyorum…